Sındırgı

SANAT

kültür, sanat, turizm

SİYASET

siyaset, politika, parti

DOĞA

doğa

SAĞLIK

sağlık

SINDIRGI TURİZM

turizm

Hamilelikte Doğal Beslenme: Dr. Aidin Salih Sağlık Önerileri

Hamilelik dönemi, bir kadının hayatındaki en özel ve hassas süreçlerden biridir. Bu dönemde anne adayının beslenmesi ve yaşam tarzı, bebeğin sağlığı ve gelişimi için hayati önem taşır. Yitik Şifanın Peşinde kitabıyla tanınan Dr. Aidin Salih, bu sürece dair alışılagelmişin dışında, köklü geleneklere dayanan önemli tavsiyelerde bulunmaktadır. İşte Salih'in, annenin ve bebeğin doğal dengesini ön plana çıkaran, sağlıklı bir gebelik için sunduğu kritik bakış açısı.

İlk Üç Ay: Oruç ve Detoks Desteği

Dr. Salih'e göre, hamileliğin ilk üç ayı boyunca oruç tutmak anne ve bebek sağlığı için oldukça faydalıdır; hatta imkân dahilinde oruç süresini uzatmak önerilir. Bu oruç döneminde iftarda taze sıkılmış bol meyve suyu tüketilmesi tavsiye edilir. Meyve sularının, vücutta birikmiş olan artıkları canlandırarak besin olarak yeniden kullanılmasını sağladığı, böylece vücudun ek gıdaya olan ihtiyacını azalttığı belirtilir.

Doğal Beslenme ve Yeşil Güç

Gebelik boyunca beslenme düzeninin tamamen doğal ve temiz olması gerektiğini vurgulayan Salih, özellikle çiğ sebze ve meyve tüketimine dikkat çekiyor. Bunların arasında en büyük öncelik ise yeşil sebzelerdir. Yeşil sebzelerin içeriğindeki protein yapısının, insan proteinlerine büyük benzerlik gösterdiği ve bu sayede vücut için yüksek biyoyararlılık sağladığı ifade edilmektedir.

Ruhsal Gelişim ve Doğum Hazırlığı

Fiziksel beslenmenin yanı sıra, Dr. Salih bebek terbiyesinin ve ruhsal gelişimin önemini de belirtir. Anne adaylarının gebelik sürecinde sıkça Kur'an-ı Kerim okuması ve mümkünse Hatm-i Şeriflere katılması tavsiye edilir. Doğuma yakın günlerde ise, doğumu kolaylaştırıcı etkisi olduğu düşünülen İnşikak Suresi'nin okunması önerilen manevi hazırlıklardandır.

Doğum Sonrası İlk Üç Günün Önemi

Dr. Aidin Salih'in en dikkat çekici tavsiyelerinden biri, doğumdan sonraki ilk üç günle ilgilidir: Bebeğe ağızdan su dahil hiçbir şey verilmemelidir. Bu üç günlük sürecin, bebeğin anne karnında maruz kaldığı potansiyel zararlı etkilerden arınması için kritik bir detoks dönemi olduğu belirtilir.

Ayrıca, bebeklerin iki yaşına kadar sadece anne sütü ile beslenmesinin yeterli ve ideal olduğunu, anne sütünün bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını savunur. Salih, çocuklarda görülen birçok hastalığın temelinde annenin gebelik sırasındaki veya emzirme dönemindeki düzensiz beslenme alışkanlıklarının yattığını ifade etmektedir.

Açlığın Şifası ve Aşırı Yeme Uyarısı

Dr. Salih'in temel sağlık felsefesinde açlık, şifanın kaynağı olarak öne çıkar. Bir Hadis-i Şerif'i kaynak göstererek, aşırı yemenin israf, hastalık ve düşkünlük sebebi olduğunu belirtir.

“Tok karnına yemek ve içmek vücut sıhhatine zararlıdır.”

Vücut sağlığını korumak isteyen kişinin tokluğa devam etmeyip, ancak açlık hissettiğinde yemek yiyerek lezzet bulacağını ifade eder. Aşırı yeme hırsının, birçok hastalığın ve olumsuz huyun kaynağı olduğunu, kalbi kararttığını ve kişinin sağlığını olumsuz etkilediğini vurgular. Yemeği, ancak açlık zevkini bulduktan sonra tüketmek, akıl açıklığı, göğüs ferahlığı ve kalp nuru için temel bir koşul olarak sunulur.



Balıkesir'in Kalbi Sındırgı'da Yaşam - Şehrin Dijital Hafızası

Sındırgı’da Yaşam, Balıkesir'in güneydoğusunda yer alan bu eşsiz ilçenin dinamik ruhunu, geleneksel dokusunu ve gelecek vizyonunu bir araya getiren önemli bir dijital platformdur. Şehrin tarihi, kültürel zenginlikleri, el sanatları ve sosyal yaşamına dair kapsamlı bir kaynak oluşturan bu inisiyatif, bir web sitesinden öte, Sındırgı'nın kolektif belleğini temsil etmektedir.

SINDIRGI'DA YAŞAM NEDİR? VİZYON VE MİSYON

Sındırgı'da Yaşam, temelleri 2014 yılında Bilge Nesil Gençlik Derneği tarafından atılmış, kapsamlı bir şehir rehberi ve dijital hafıza çalışmasıdır. Temel misyonu, yalnızca Sındırgı ve Balıkesir halkına değil, aynı zamanda Ulusal ve Uluslararası alanda faaliyet gösteren tüm paydaşlara ulaşmaktır. Platform, şehrin geçmişini korurken, mevcut durumunu analiz eden ve geleceğini planlayan bir bakış açısıyla hareket eder.

VERİ TEMELLİ BİLGİ ÜRETİMİ VE KURUMSAL ETKİ

Bu platformun ayırt edici özelliği, fikir ve görüşlerden ziyade “VERİ TEMELLİ BİLGİ” üretmeye odaklanmasıdır. Toplanan veriler, saha araştırmaları ve analizler aracılığıyla anlamlandırılarak kritik hedef kitlelerin hizmetine sunulur.

Sındırgı'da Yaşam, bu verileri kullanarak başta yerel yönetimler, kamu kurumları ve Politika Yapıcılar olmak üzere, ilçeyle ilgili kararlar alan tüm mercilere bilimsel dayanak sunar. Bu yaklaşım, Sındırgı'nın kalkınma stratejilerinin duygusal tepkilere değil, somut verilere dayalı olmasına olanak tanır.

PROJE GELİŞTİRME VE AKADEMİK İŞ BİRLİKLERİ

Sındırgı'da Yaşam, bir bilgi havuzu olmanın yanı sıra bir Fikir ve Proje Geliştirme Merkezi işlevi de görmektedir. İnisiyatif, sürekli olarak yeni projeler tasarlamak ve geliştirmek için güçlü ortaklıklar kurar. Bu ekosistem içerisinde, Bilge Nesil Gençlik Derneği'nin yanı sıra şu kurumlarla aktif olarak birlikte çalışır:

  • Bilge Nesil Enstitüsü: Stratejik düşünce ve eğitim alanındaki çalışmalar için.

  • Sındırgı Araştırmaları: İlçenin kültürel, ekonomik ve sosyal yapısını derinlemesine inceleyen akademik çalışmalar için.

  • Balıkesir Stratejik Araştırmalar Merkezi: Balıkesir genelindeki büyük resme katkı sağlamak ve bölgesel stratejileri belirlemek için.

  • Proje Akademisi: Fikirleri somut projelere dönüştürme ve ulusal/uluslararası fonlardan yararlanma yetkinliği için.

ORTAK AKIL VE BÜTÜNLEŞTİRİCİ GÜÇ

Sındırgı'da Yaşam platformunun temel felsefesi Ortak Akıl üzerine kuruludur. Şehrin geleceğinin tek bir merkezin kararıyla değil, farklı paydaşların (gençler, emekliler, yöneticiler, akademisyenler ve sivil toplum) katılımıyla şekilleneceğine inanılmaktadır. Bu platform, farklı görüşleri bir araya getiren, eleştirel düşünceyi teşvik eden ve sonuç odaklı çözümler geliştirilmesine katkı sağlayan bütünleştirici bir güç olarak hizmet vermektedir. Sındırgı'nın kültürel mirasını dijital ortamda korurken, geleceğe yönelik sürdürülebilir politikaların da alt yapısını oluşturmaktadır.



Sındırgı'daki Deprem Endişeleri ve Merak Edilen Sorulara Yanıtlar

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde yaşanan sismik hareketlilik, bölge halkında büyük bir endişeye yol açmış ve birçok soruyu gündeme getirmiştir. Aşağıda, uzman görüşleri ve mevcut bilimsel veriler ışığında, deprem sürecine dair en sık sorulan konulara açıklık getirilmiştir.

I. Sismik Durum, Risk ve Fay Hatları

Sındırgı'da Deprem Riski Ne Kadar Yüksek ve Neden Bu Kadar Sallanıyor?

Sındırgı, genel olarak Ege Bölgesi'nin aktif fay hatları kuşağında, Batı Anadolu Fay Sistemi (BAFS) içinde yer almaktadır. Bölgedeki risk, aktif fay hatlarının varlığından kaynaklanmaktadır. Son dönemdeki sarsıntıların bu kadar sık ve hissedilir olmasının ana nedeni, genellikle M6.1 büyüklüğündeki ana şokun ardından gelen yoğun artçı deprem serisidir.

Sındırgı Hangi Fay Hattında?

Sındırgı'daki aktivite, bölgedeki Sındırgı Fayı veya bu fayın kuzeydoğuya doğru uzanan, Simav ve Demirci'ye bağlanan fay segmentleri üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Sındırgı'da Yeni Büyük Deprem Olacak mı? (M6.4-6.7 Potansiyeli)

Uzmanlar, bölgede M6.4 ile M6.7 aralığında deprem potansiyeli taşıyan fay segmentlerinin olduğu bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Yaşanan artçı serilerinin bu potansiyeli tetikleyip tetiklemediği, sismologların sürekli izlediği bir konudur. Kesin bir öngörüde bulunmak mümkün olmamakla birlikte, bilim insanları bölgeyi yakın takibe almıştır.

Sındırgı'da Faylar Tetikleniyor mu?

Büyük bir depremin ardından çevredeki diğer fay hatlarında stres transferi nedeniyle kısa süreli aktivite artışı gözlemlenebilir. Bilim insanları, bu olasılığı sürekli olarak gözlem altında tutmaktadır.

II. Yapı Stoku, Zemin ve Hasar Durumu

Sındırgı Afet Bölgesi İlan Edilecek mi?

Afet Bölgesi ilanı, hasarlı yapıların fazlalığı, çadır yaşamının başlaması ve acil yardım gereksinimi gibi faktörlere bağlı olarak merkezi yönetimin alacağı karardır. Bu ilan, bölgeye daha hızlı ve kapsamlı bir devlet desteği (kentsel dönüşüm, altyapı desteği) sağlanmasını kolaylaştırır ve halkın bu yönde ciddi bir talebi bulunmaktadır.

Sındırgı Halkı TOKİ'ye Ne Zaman Taşınacak?

Sındırgı ilçe merkezinin bir bölümü ve yapılaşmanın ovaya kaydırıldığı kısımlar, eski bir göl yatağı (bataklık zemin) üzerinde yer aldığından, uzmanlar yerleşimin riskli bölgelerden güvenli ve sağlam zeminli (Taştepe) TOKİ alanlarına kaydırılmasını önermektedir. Bu tür projeler için kesin bir takvim, resmi kararlar ve imar planları doğrultusunda belirlenir.

Sındırgı Neden Bataklık Zeminde?

Sındırgı ilçe merkezinin bir kısmının geçmişte eski bir göl yatağı veya gevşek alüvyon zemin üzerinde yer aldığı bilinmektedir. Bu tür sulu zeminler, deprem sırasında sıvılaşma riskini ve sarsıntı dalgalarının şiddetini artırarak yapısal hasarı ciddi oranda yükseltir. Son yıllarda yerleşime açılan ova ve çevre yolundaki yeni otogar planlanan bölge büyük riskli alanlardır.

Sındırgı'da Hasarlı Evlere Girmek Güvenli mi?

Hasarlı yapıların güvenliği, yalnızca yetkili kurumlar (AFAD veya Çevre, Şehircilik İl Müdürlükleri) tarafından yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda belirlenir. Resmi hasar tespit raporu olmadan, özellikle orta ve ağır hasarlı olduğu düşünülen hiçbir yapıya girilmemelidir. Artçıların yapıları yorabileceği ve sıvılaşma raporlarının dikkate alınması gerektiği unutulmamalıdır.

Sındırgı'da Yapı Denetimi Neden Yetersiz?

Deprem sonrası hasar gören binalar, eski yapı stokunun yetersiz denetimle veya dönemin inşaat standartlarına uygunsuz yapıldığı eleştirilerini gündeme getirir. Özellikle deprem yönetmeliği öncesi yapılan binalar ve iddia edilen kolon kesimi gibi müdahaleler, yapı denetimindeki aksaklıkları ve riskleri artırmaktadır.

III. Süreç ve Yardım

Sındırgı'daki Depremler Ne Zaman Bitecek? ve Artçı Depremler Ne Kadar Sürecek?

Artçı depremlerin süresi, ana şokun büyüklüğüne ve fayın özelliklerine bağlıdır. Uzmanlar, bu tür bir büyüklükteki deprem serisinin artçılarının birkaç hafta ile birkaç ay arasında sürebileceğini (Simav benzeri) ve ilk aylarda büyüklüklerinin azalmasına rağmen M4.0-5.0 civarında devam etmesinin normal olduğunu belirtmektedir.

Sındırgı'da Yardım Nasıl Ulaştırılır?

Acil yardım, öncelikle barınma (çadır, konteyner) ve ısınma ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Yardım, yerel yönetimlerin kurduğu koordinasyon merkezleri aracılığıyla yapılmalı, bağışçılar resmi kanalları takip ederek koordinasyonun etkinliğini desteklemelidir. İlçede ayrıca Bilge Nesil Gençlik Derneği ve Yeryüzü Melekleri Derneği'nin içişleri bakanlığı tarafından onaylı SIN-KUT Sındırgı Arama Kurtarma Ekibi de kurulmaktadır. Yardım için bu yerel sivil toplum kuruluşlarına ulaşılabilir.

Sındırgı'ya Termal Sular (Hisaralan ve Emendere) Ne Oldu?

Aktif fay hareketleri, bölgedeki jeotermal sistemleri etkileyebilir. Deprem sonrası Hisaralan Kaplıcaları gibi termal bölgelerde su debisinde, sıcaklığında veya kimyasal içeriğinde değişiklikler yaşanabilir. Bu durum, yeraltı su hareketlerinin depremden etkilendiğini göstermektedir. Emendere Ilıca Termal suyunda artış olduğu gözlenmiş, yeni kaynaklar ortaya çıkmıştır.

Sındırgı Depremi Hatay/İzmir'den Farklı mı?

Her deprem, farklı fay tipi üzerinde gerçekleşse de, afet yönetimi ve yapı stoku sorunları açısından kıyaslamalar yapılmaktadır. Halkın bu kıyaslamaları yapması, geçmiş afetlerden ders alınmadığına dair duyduğu genel eleştiri ve endişeyi yansıtmaktadır.

Sındırgı'da Çocuklar/Yaşlılar Nasıl Etkilendi?

Depremler, özellikle çocuklar ve yaşlılar üzerinde psikolojik travma, uyku bozuklukları ve anksiyete gibi ciddi etkiler oluşturur. Afet sonrası, barınma ve sağlık ihtiyaçlarının yanı sıra, psikososyal destek hizmetlerinin öncelikli olarak sağlanması hayati önem taşımaktadır.

IV. İlginç Bilgiler ve Popüler Sorular

Sındırgı Ne Demek, Kökeni Nedir?

"Sındırgı" kelimesinin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler vardır. Bir görüş, kelimenin Türkçe'de "kırmak, bozmak, yenmek" anlamlarına gelen "-sın-" kökünden türediği (Sırpsındığı örneğinde olduğu gibi) yönündedir. Bir diğer görüş ise, kelimenin makas anlamına gelen "sındı" kelimesinden türediğini öne sürer. İlçede bulunan iki farklı fay veya iki farklı çay arasında kalmasından dolayı bu şekilde makas anlamındaki sındı oldukça yaygın bir görüştür. Halkın bu dönemde bu konuyu merak etmesi, depremle (yıkıntı/göçüntü) ilgili olası bir anlam bağlantısı arayışından kaynaklanmaktadır.

Sındırgı Depremi Yağmur veya Gökyüzü ile mi İlgili?

Bilim dünyasında yağış miktarı veya gökyüzü ile depremler arasında doğrudan ve kanıtlanmış bir ilişki bulunmamaktadır. Bu tür iddialar bilimsel konsensüs ile desteklenmemektedir.

Sındırgı'da Deprem Anı Nasıl Hissedildi?

Bölgesel depremlerin merkez üssüne uzak bölgelerde dahi (örneğin 250 km ötedeki İstanbul'da) hissedilmesi, yeryüzü koşullarına ve fay hattının özelliklerine bağlıdır. Depremin şiddeti, özellikle gevşek zeminlerde hissedilen sarsıntının artmasıyla yayılım gösterebilir.



Deprem Fırtınası Yaşayan Sındırgı’da Dayanışmaya Davet

Afetler, sadece doğanın değil, toplumların da sınavıdır. Bu sınavdan güçlü çıkmanın yolu ise bilinçli, dayanışmacı ve hazırlıklı bir toplum olmaktan geçer. İşte tam da bu amaçla, Bilge Nesil Gençlik Bilişim Sanat Derneği, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü desteği ile anlamlı bir projeye imza atıyor;

“Afete Hazır, Yardıma Gönüllü Nesiller İçin” 🌱

Birlikte Daha Güçlü: Ortak Akıl ve İş Birliğiyle

Proje, Kaymakamlık, Belediye ve sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) iş birliğiyle yürütülüyor. Bu kapsamda, ilçede bir Afet Müdahale ve Koordinasyon Birimi kurulacak. Birim, afet anında hızlı karar alabilen, koordinasyonu sağlayabilen bir yapı olarak planlanıyor.

Deprem birimi merkez ve kırsal mahallelerden seçilen muhtarlar, imamlar ve öğretmenlerden oluşan gönüllü bir afet ekibi kurulacak. Bu ekip, yerelde en hızlı şekilde organize olabilecek kişilerden oluştuğu için afet sonrası ilk müdahalede hayati bir rol üstlenecek.

Eğitimle Güçlenen Gönüllüler

Gönüllü ekipler, arama-kurtarma, ilk yardım, kriz yönetimi ve psikososyal destek gibi birçok alanda eğitim alacak. Bu eğitimlerle, hem afet anında müdahale becerileri artacak hem de topluma güven veren bir gönüllülük ağı oluşacak. Ayrıca, Sındırgı’da acil durum ekipman merkezi ve haberleşme ağları kurulması da planlanıyor. Böylece afet zamanlarında hem iletişim hem de ekipman desteği kesintisiz sağlanabilecek.

🎒 Çocuklar İçin Afet Bilinci: Oyunla Öğren, Güvenle Yaşa

Proje yalnızca yetişkinleri değil, geleceğin teminatı olan çocukları da kapsıyor. Öğrencilere afet bilinci kazandırmak amacıyla hikaye kitapları dağıtılacak, okullarda oyun tabanlı eğitimler ve uygulamalı tatbikatlar düzenlenecek. Böylece çocuklar hem eğlenerek öğrenecek hem de afet anında doğru davranışları içselleştirecek. Proje Yöneticisi Çetin; “Balıkesir'in Sındırgı ilçesi 10 Ağustos 2025'te 6,1'lik bir depremle sarsılmıştı ve yine 27 Ekim 2025'te yeni bir  6,1'lik bir deprem yaşandı. Binlerce artçı oldu. Sındırgılılar olarak şehirlerde ve kırsal mahallelerde (köylerde) deprem için işbirliği yapmalıyız. T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü bu projeyi destekliyor. Herkesi bu sürece davet ediyoruz.” dedi.

💪 Bir Amaç, Bir Yürek: Sındırgı İçin

“Afete Hazır, Yardıma Gönüllü Nesiller İçin” projesi, Sındırgı’da yalnızca bir eğitim veya farkındalık projesi değil; toplumsal dayanışmayı yeniden yeşerten bir umut hareketidir.

Bilge Nesil Gençlik Bilişim Sanat Derneği olarak bizler, Sındırgı depremlerinde aktif olarak görev almaya ve bu bilinci yaygınlaştırmaya devam ediyoruz.

Çünkü biliyoruz ki;

👉 Afetlere hazır toplumlar, geleceğe güvenle yürüyen toplumlardır.

👉 Dayanışma, bir bölgeyi değil, bir milleti ayağa kaldırır.

GÖNÜLLÜ BAŞVURU FORMU







Tarihi 17 Ağustos Depremi Yıldönümünde Balıkesir Sındırgı Depremi

10 Ağustos 2025’te Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmesine sebep oldu. Sındırgı segmentinin batıdaki 15 km’lik kısmını yırtarak başlayan kırılma doğuya doğru ilerliyor. Simav vadisine doğru ilerleyen depremin etkisi azalıyor. 14 Ağustos’ta 581 artçıyla zirve yapan sarsıntılar, 17 Ağustos itibarıyla toplam 3461 artçıyla sürüyor. Deprem fırtınası hâlâ geçmedi. Bu da bize, riskin bitmediğini, sakinleşmemiz gerektiğini hatırlatıyor.


Depremi yıkıcı kılan sadece fay hattı değil; yapı stoğunun niteliği. Sındırgı'daki yapıların çoğu 1960-1990 arasında yapılmış, beton kalitesi düşük, elle karılmış. Alt katları dükkan olan bitişik nizam binalar, yumuşak kat etkisi ve "çekiç etkisi" nedeniyle birbirine zarar verdi. Zayıf kiriş-kuvvetli kolon gibi temel mühendislik hataları, 6.1 büyüklüğünde bir depremde dahi yıkımı getirdi. Ne yazık ki 1 can kaybı da yaşandı.

17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03:02’de Kocaeli-Gölcük merkezli meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi'ni derinden etkileyerek Türkiye’nin en yıkıcı depremlerinden biri oldu. Yaklaşık 45 saniye süren depremde resmi rakamlara göre 17.000’den fazla kişi hayatını kaybetti, 45.000’den fazla kişi yaralandı ve 100.000'den fazla bina ağır hasar gördü. İstanbul dahil birçok büyük şehirde hissedilen deprem, yapı güvenliği, afet yönetimi ve kentsel planlama konusunda önemli değişimlerin başlangıcı oldu.

Bugün, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin yıldönümünde, tarih bize bir kez daha sesleniyor. Yapı güvenliği lüks değil, zorunluluktur. Depreme hazırlık ekipleri için fırsattır.

Doğal güzellikleri ile bilinen tarımsal üretim şehri, Yağcıbedir halı ve çömlek üretim yeri Sındırgı'da bu depremde 503 konut ağır hasar aldı, yüzlerce aile konteynerlerde yaşıyor ya da kira desteğiyle ayakta durmaya çalışıyor. Bölgedeki tüm 2002 öncesi kamu yapılarının yeniden değerlendirilmesi, gerekiyorsa yıkılıp yeniden yapılması şart. Bu, sadece afet sonrası değil, afet öncesi alınacak tedbirlerle mümkündür.

Şimdi tam da geri dönüşüm, yeniden yapılanma ve bilinçli şehirleşme zamanı. 

Sındırgı örneği, Türkiye’nin dört bir yanındaki benzer riskli bölgeler için uyarıdır. Deprem fırtınası geçer ama ihmalkarlığın bedeli yıllarca ödenir.



10 Ağustos 2025 Balıkesir Sındırgı Depremi 6.1  

ZONGULDAK KELLER KÖYÜ'NDE SANAT VE DEĞERLERLE GÜÇLÜ NESİLLER PROJESİ HAYATA GEÇİYOR

Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı desteğiyle Zonguldak Müftülüğü tarafından yürütülecek "Sanat ve Değerlerle Güçlü Nesiller" projesi, bu yaz Keller Köyü'nde başlıyor. Kırsal bölgelerde yaşayan çocukların gelişimine katkı sunmayı hedefleyen proje, sanat ve değerler eğitimini merkeze alıyor.

Proje Koordinatörü Süleyman Çetin tarafından yürütülecek olan bu çalışma, çocukların hem sanatsal becerilerini geliştirmeyi hem de manevi değerlerle donanımlı bireyler olarak yetişmelerini amaçlıyor.


Çocuklar Gelenekten Geleceğe Yol Alıyor

Proje kapsamında, Zonguldak'ın Keller Köyü'nde yaşayan çocuklar için ebru, kaligrafi, tezhip gibi geleneksel sanat atölyeleri düzenlenecek. Bu atölyelerin yanı sıra değerler eğitimi, çevre bilinci etkinlikleri, gönüllülük faaliyetleri ve çeşitli spor etkinlikleri de yer alacak. Proje, çocukların sanatsal yeteneklerini keşfederken aynı zamanda sosyal sorumluluk bilinci kazanmalarını ve milli manevi değerlerle donanmalarını amaçlıyor.

 Köyde Büyük Proje: Değerler Eğitimiyle Donanmış Bir Nesil


Yıl boyunca devam edecek olan proje faaliyetleri, Keller Köyü Merkez Mahallesi'nde oluşturulacak atölyede ve köyün farklı alanlarında gerçekleştirilecek. "Sanat ve Değerlerle Güçlü Nesiller" projesinin, köydeki çocukların yaz dönemini verimli ve keyifli geçirmelerine önemli katkı sağlaması bekleniyor.









GİRİŞİMİN AŞAMALARI: FİKİRDEN ÖLÇEKLENMEYE

Sevgili Dostlar,

Girişimcilik heyecan verici bir yolculuk. Ancak bu yolculuk, sadece iyi bir fikirle başlamıyor; planlı bir süreçle, aşama aşama olgunlaşarak başarıya ulaşıyor. Bugün sizlerle bir girişimin doğumundan büyümesine kadar geçen bu süreci konuşmak istiyorum. Her adımın kendine özgü bir ruhu, bir zorluğu var. Hazırsanız başlayalım!

FİKİR - KURULUŞ AŞAMASI

Her şey bir fikirle başlar. Bir sorun görürsünüz ya da bir ihtiyaç hissedersiniz. İşte o anda zihninizde kıvılcımlar çakar. Ancak iyi bir fikir sadece başlangıçtır. Fikri olgunlaştırmak, araştırmak ve bir iş planına dökmek gerekir. Pazar analizleri, hedef kitle belirleme, kaynak planlaması gibi adımlar bu aşamada atılır. Ve sonra, girişiminizi resmiyete kavuşturacak adımı atarsınız: şirket kurarsınız.

Burada önemli olan, hayal kurarken aynı zamanda ayaklarınızın yere basmasıdır. Güzel hayaller, sağlam temellere dayanırsa büyür.

PoC – PROOF OF CONCEPT (Ürün – Hizmet Geliştirme Süreci)

İkinci aşamada, fikrinizin gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmek için kolları sıvarsınız. Proof of Concept (PoC), Türkçesiyle “fikir ispatı”, geliştirmeye başladığınız ürün ya da hizmetin pratikte karşılık bulup bulmadığını test ettiğiniz aşamadır.

Bu dönemde müşteri geri bildirimleri almak, fikirlerinizi uygulamaya dökmek ve prototipler üzerinde çalışmak çok kıymetli. Fikir kağıt üstünde çok güzel durabilir, ama sahaya indiğinizde işler değişebilir. Bu aşamada amacınız, hayal ile gerçek arasında köprü kurmaktır.

MVP – MINIMUM VIABLE PRODUCT (Prototip Aşaması)

Girişiminiz yol alıyorsa, artık sahaya çıkmaya hazırsınız. Minimum Viable Product (MVP), yani "asgarî uygulanabilir ürün" aşamasında temel özelliklere sahip bir prototip geliştirirsiniz. Hedef, müşterinin temel ihtiyaçlarına cevap veren en sade ürünü sunmak.

MVP'nin sihri sadeliktedir. Karmaşıklaştırmadan, öze odaklanarak müşteriden hızlı geri bildirim alır ve ürününüzü gerçek koşullarda test edersiniz. Girişimciliğin bu aşaması cesaret ve esneklik ister; gelen eleştirileri kişisel algılamadan, ürünü geliştirmek için fırsata çevirmek gerekir.

TİCARİLEŞME

Artık elinizde çalışır bir ürün var ve piyasaya sürülmeye hazır. Ticarileşme aşamasında marka oluşturma, satış kanallarını belirleme, fiyatlandırma stratejileri gibi işlerin tam göbeğine dalarsınız.

Bu dönemde pazarlama iletişimi çok kritik. Ürününüzü yalnızca iyi yapmak yetmez, iyi anlatmak da gerekir. Müşteriler sizi bilmezse, varlığınızın bir anlamı olmaz. Ticarileşme, sabırla ve ısrarla ürününüzü pazarda kabul ettirme sürecidir.

ÖLÇEKLENME

Son aşamada işler iyice büyür. Ürün-pazar uyumunu yakaladıktan sonra, iş modelinizi genişletmeye, yeni pazarlara açılmaya başlarsınız. Ekipler büyür, yatırımlar alınır, süreçler profesyonelleşir.

Ölçeklenme aşaması, bir girişimin hayal olmaktan çıkıp kurumsal bir yapıya dönüşme sürecidir. Burada girişimci, kurucu ruhunu kaybetmeden sistem kurmayı öğrenmeli. Kendi çalışarak değil, ekip çalışmasıyla büyümek gerekir. Unutmayın; büyük işler, büyük takımlarla yapılır.

SONUÇ:

Sevgili dostlar, girişimcilik heyecanlı bir serüven ama rastlantılara bırakılmayacak kadar da ciddi bir iştir. Fikirden başlayıp ölçeklenmeye kadar her aşama, dikkat, emek ve sabır ister.

Başarılı bir girişimci, hem hayal eder hem planlar; hem cesur olur hem temkinli. Bu yolculukta önemli olan, her aşamayı hakkıyla yaşayarak büyümek ve sonunda kendi hikayesini yazmaktır.

Şimdi kendinize sorun:
Ben girişimimin hangi aşamasındayım ve bir sonraki adıma hazır mıyım?

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı