Sındırgı

köşe yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
köşe yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KAYIP NESİLLER

Gazze'de yaşanan trajedi, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturuyor. Uzun yıllardır devam eden çatışmalar, masum canların kaybına yol açıyor ve geleceğin umutları olan çocuklar, bu anlamsız şiddetin kurbanı oluyor. Her bir saldırı, sadece binaları değil, hayatları ve aileleri de yıkıma uğratıyor. Bu acımasız savaş, tarihsel toprak çekişmelerinin ve bitmeyen siyasi mücadelelerin bir sonucu olarak devam ediyor. İnsanlık, bu acı manzaraya şahit olduğunda, vicdanının sesini dinlemekten kaçamaz; çünkü Gazze'deki yıkım, tüm dünyanın vicdanında bir yara açıyor.


Bu bölgedeki çatışmaların kökeninde, kutsal topraklar üzerindeki tarihi dini anlaşmazlıklar yatıyor. Ekonomik olarak, Gazze'nin maruz kaldığı abluka ve ambargolar, bölgeyi yoksulluk ve işsizlikle boğuşan bir kriz merkezine dönüştürdü. Sosyal açıdan ise sürekli savaş ve şiddet, toplumun temel yapısını zayıflatıyor ve eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel hizmetlerin çöküşüne neden oluyor. Bu faktörlerin birleşimi, Gazze'de yaşanan insanlık dramına ve masum çocukların hayatlarının son bulmasına sebep oluyor. Yardım çığlıkları yetersiz kalırken, ölüme terk edilen çocukların sesleri, dünyanın dört bir yanında yankılanıyor.


Gazze'de yaşananlar, vicdan sahibi her bireyin göz ardı edemeyeceği bir gerçeklik. Silahların gücünün değil, insanlığın ve merhametin öne çıktığı bir toplum hayal ediyoruz. Çocukların sevgiyle büyüdüğü, gözyaşlarının sadece mutluluktan aktığı bir dünya özlemi içindeyiz. Vicdansızlığın suç sayıldığı, gözyaşlarının ve kanın yerde olmadığı, göğe bakabilen herkesin barışı ve adaleti savunduğu bir toplum arzuluyoruz.


Gazze'de kaybedilen her çocuk, insanlığın vicdanında silinmez bir iz bırakıyor. Onların hayalleri, umutları ve gelecekleri, savaşın acımasız yüzü tarafından yok ediliyor. Bu trajedi, sadece Gazze'nin değil, tüm dünyanın ayıbı olarak tarihe geçiyor. Şimdi sessiz kalan sokaklar, yıkılan evler ve kaybedilen hayatlar, her birimizin üzerine düşen sorumluluğu hatırlatıyor. Adalet ve barış için sesimizi yükseltmeli, bu acıların bir daha yaşanmaması için çaba göstermeliyiz.


Gazze'deki çocuklar için, onların hayallerini gerçekleştirmek adına bir umut ışığı olabiliriz. Onların seslerini duyurmak, acılarını paylaşmak ve adaletin yerini bulması için çalışmak, hepimizin görevi. Unutmayalım ki, bu dünya hepimizin ve savaşın yerini barışın almasıyla gerçek bir toplum olabiliriz. Çocukların bir daha ölmediği, gözyaşlarının sevinçten aktığı bir dünya için birlikte çalışma ve ses verme zamanı!



Hayatta Hep Kısa Çöpü Çekenler Sizce Sonunda Başarır mı?


Hayat, bazen adil olmayan bir oyuna benzer. Kimi zaman en çok çaba gösterenler, en az ödülü alırken, bazıları ise en küçük çabayla en büyük ödülleri kazanabilir. “Hayatta hep kısa çöpü çekenler” deyimi, işte bu durumu özetleyen bir tabir olarak karşımıza çıkıyor.

Peki, sürekli olarak kısa çöpü çekenler ne yapmalı? Öncelikle, nasibin bir gün döneceğine inanmak gerekir. Ancak bu, oturup kısmetin kapımızı çalmasını beklemek anlamına gelmez. Tam tersine, kısa çöpü çekmiş olanlar, daha fazla çaba sarf etmeli, daha fazla denemeli ve asla pes etmemelidir.

Zor durumlar, bazen insanı daha güçlü kılar. Zorluklarla mücadele etmek, kişinin karakterini şekillendirir ve ona, başarıya ulaşmanın değerini öğretir. Unutmayın, en değerli zaferler, en zorlu mücadeleler sonucunda kazanılır.

Hayatın adaletsizliğine karşı koymak, sadece bireysel bir çaba değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Toplum olarak, her bireyin eşit fırsatlara sahip olmasını sağlamak, adaletin tesis edilmesi için atılacak en önemli adımlardan biridir.

Sonuç olarak, hayatta hep kısa çöpü çekenler, aslında hayatın en değerli derslerini öğrenenlerdir. Onlar, pes etmeyen, mücadele eden ve sonunda başarıya ulaşanlardır. Ve unutmayın, her kısa çöpün sonunda, uzun bir yol vardır.


BALIKESİRLİ GENÇLERİ SANATA YÖNLENDİRMELİYİZ

Gençlerin sosyal medya bağımlılığı ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşması için sanatı bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri önemlidir. Balıkesir’deki gençlerin sanatla buluşması ve potansiyellerini keşfetmeleri için çaba harcamalıyız.

Sanatın Gücü

Sanat, duyguları ifade etmenin ve yaratıcılığı geliştirmenin bir yoludur. Seramik, Resim, tiyatro, edebiyat gibi çeşitli sanat dalları gençlerin kendilerini ifade etmelerini ve yeteneklerini keşfetmelerini sağlar. Sanat, ruhsal ve duygusal gelişimi desteklerken aynı zamanda toplumsal farkındalığı arttırır.

Neden Sanat?

Sanat, bir ifade biçimi olarak gençlerin iç dünyalarını keşfetmelerine yardımcı olur. Çömlek yapmak, Resim çizmek veya sahneye çıkmak gibi aktiviteler gençlerin özgüvenlerini artırır ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olur. Aynı zamanda sanat, empati kurma becerilerini geliştirir ve farklı bakış açılarına açık olmalarını sağlar.

Sanat Etkinlikleri ve Organizasyonlar

Balıkesir’de gençleri sanata yönlendirmek için çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar düzenlemeliyiz. Resim sergileri, tiyatro gösterileri ve edebiyat etkinlikleri gençlerin sanatla buluşmasını sağlayabilir. Bu etkinlikler gençlerin sanatçılarla bir araya gelmesini ve ilham almalarını sağlayacaktır.

Sanatın Topluma Katkısı:

Sanatın toplumsal etkisi büyüktür. Sanat sayesinde toplumun farklı kesimleri bir araya gelir ve ortak bir dil oluştururlar. Balıkesir’deki gençlerin sanatla uğraşması, toplumlarına ve çevrelerine olumlu katkılar sağlayabilir. Sanat, gençlerin kendilerini ifade etmelerini ve toplumsal sorunlara duyarlı olmalarını sağlar.

Sonuç olarak, Balıkesir’deki gençleri sanata yönlendirmek için çeşitli fırsatlar sunmalı ve onların potansiyellerini keşfetmelerine destek olmalıyız. Sanat, gençlerin hayatlarında önemli bir rol oynayabilir ve onları daha mutlu, sağlıklı ve başarılı bireyler haline getirebilir.


SINDIRGI SİYASETİNDE YAĞPAZARI GÖZLEMLERİ-4

 Bu hafta 31 Mart 2024 Yerel Yönetim seçimlerine göre mazbatalar alınacaktır. Bu haftadan sonra istifaların, görevden almaların ve "affını isteyen" açıklamaların sağanak şeklinde yağdığı bir döneme giriş yapıyoruz.

Unutmamalıyız ki iktidar, güç ve itibarın en büyük sınavıdır. İktidara gelenlerin bu sınavı kolayca geçmeleri beklenemez. Bu süreçte, hak, hukuk, liyakat, şeffaflık, şefkat, kapsayıcı ve berrak bir yönetim anlayışından asla ödün vermemeleri gerekmektedir.

Bazıları hakkı ihlal eder, sadece adaletle hükmeder; bazıları şeffaflığı göz ardı eder, sadece şefkatle hükmeder. Ancak bazen merhamet de, adalet de yanlış kararlar verebilir.

Bu seçimde üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri de artık sağ-sol, milliyetçi, İslamcı gibi etiketlerin ve ayrışmaların anlamını yitirdiğidir. Sosyal politikaların temel taşı olan kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Sivil toplumun merkezi, disiplini ve etik değerleri koruyamaz. Kadınlar, haksız kazançlara ve kavgacı, kibirli tavırlara izin verilmesini istemiyorlar. Emeklilerimiz, kendilerinin fark edilmesini bekliyorlar. Gençlerimiz, hayal güçlerini genişletmek ve veri/bilgiye erişimlerini kolaylaştırmak için destek arzuluyorlar. Dahası, her birimiz artık metaverse'de yaşıyoruz ve gençlerin bu artırılmış sanal gerçeklik hayatlarına daha fazla imkan tanımalıyız.

Seçim sonuçlarına göre, bazı yerlerde AK Parti ile AKP arasındaki mücadelede AKP kazandı. Bir dostumun ifadesiyle, "Yerel seçimler beklediğim gibi AKP ile Ak Parti arasında geçti. Ak Parti'ye gönül veren birçok seçmen sandığa gitmedi. Gidenlerin bir kısmı da tepki oyu kullandı. Metal yorgunluğu kronik bir hal almıştı." Başka bir deyişle, bu seçimde, tencere ile tencere arasında bir yarış vardı ve tencere kazandı. Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı'ndan yara almadan çıkarak algı, basın ve iktidar eleştirilerine fırsat vermeden her yerde aday çıkarmasıyla üçüncü parti oldu. YRP 768, İYİ Parti 379, BBP ise 211 oy aldı ilçemizde. 

Seçim öncesi Sındırgı Yağ pazarı gözlemlerimde bin oy fark görünüyordu. Geçmiş yazılarımda da bahsettiğim gibi yanlış adımlar bu farkı arttırdı. Devlet kurumlarında çalışanların tüm gücüyle propagandaya çıkması da dedikodu malzemesi oldu. 


Serkan Başkan (12.725) ve Ekrem Başkan (9.722), net 3 bin oy farkıyla yeni bir döneme girdiler. Geçmiş 30 yılda ara ara CHP'li belediye başkanlarıyla Sındırgı'mız fetret dönemine girmişti. Yatırım çekemeyen veya yaşlılığı sebebiyle projeleri hayata geçiremeyen başkanlar yüzünden mevcut yatırımlar köhneleşiyordu. Bu sefer genç ve sahada aktif olan, köy köy gezerek herkesi tanıyan Veteriner Hekim Serkan Sak göreve geldi.

Herkes kazansın, herkese hayırlı olsun.

Diğer yazılarımı da okuyabilirsiniz:





Mehmet Yılmaz- 2 Nisan 2024

Sındırgı Yağpazarı /Akasyalar


Balıkesir Yeni Dönem Belediye Başkanları (2024-2029)

Aday olup kazanamayan bir nebze anlaşılır da 5 yıl boyunca belediye başkanı olup kaybeden gönüllere girememiş demektir.

Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Sındırgı.net | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Sındırgı için ile..